Zinde Yaşam konusunda araştırmalar devam ederken, beslenme önerileri değişmektedir.Firmamız değişime ayak uydurmaya çalışarak,sizlere en güncel,zinde yaşamak için gerekli olan vitamin,mineral,lif ve bitki ekstrelerinden üretimler gerçekleştirmeye devam etmektedir.
Daima Genç ve Zinde Kalmak için
Vücudun tüm gün boyunca yaşadığı stresi azaltması ve fiziksel yorgunluğun azalması açısından düzenli uyku çok önemlidir.
Yaşlanmayı hızlandıran etkenlerin başında çevresel faktörler gelir. Hava kirliliği, tarımsal ilaçlar, radyasyon, vücuda temas eden yapay malzemelerde kullanılan kimyasallar, gıdalarda kullanılan denetimsiz kimyasallar vücudun hızlı yaşlanmasına neden olur.
Dışarıdan alınan toksinlerin yanında, her gün yürütülen yaşamsal işlemlerden dolayı bedenimizde metabolik atıklar birikmektedir. Bu atıklardan arınmanın ilk aşaması su/sıvı tüketiminin yeterli olmasıdır. Normal kiloda bir yetişkinin günlük tüketmesi gereken sıvı miktarı 2 ile 3 litre arasında değişmektedir.
Yaşlanmayı geciktirmek, toksinlerden arınmak ve yaşam kalitesini artırmak için bireysel olarak planlanmış egzersiz programları, yaşlanmayı geciktirme sürecinde olmazsa olmaz bir basamaktır.
Vücudun kendine ait detoksifikasyon enzimleri mevcuttur. Ama bu enzimlerin çalışabilmesi için çeşitli vitamin ve minerallere ihtiyaç vardır. Çinko, Bakır, Manganez, Selenyum; A, C ve E vitamini vücudun temizleyici sisteminde etkin olarak yer alırlar. Bu desteğin en güzel yanı ise bu ihtiyaçların doğal gıdalardan karşılanabilmesidir.
Bunu sağlayabilmek için en temel şart ise vücuda doğru ve yeterli enerjiyi vermektir. Zinde hissetmek için…
-Yeterli miktarda kalori alınmalıdır. Günlük kalori ihtiyacı cinsiyet, yaş, boy, kilo, fiziksel aktivite vb. gibi birçok etken dikkate alınarak değerlendirilmelidir.
-Alınacak kalori miktarının planlanması tek başına yeterli değildir. Enerjinin yarısının karbonhidratlardan, kalan kısmının ise protein ve yağlardan karşılanması gerekmektedir.
-Alkolden uzak durulmalıdır. Yağlı yiyecekleri azaltıp, sofra şekeri, paketli gıdalardaki glikoz şurubu, mısır fruktozu gibi basit şekerlerin tüketimi sıfıra yakın tutulmalıdır.
-Protein tüketiminin yetersiz kalması kas kayıplarını başlatacak bu da hem enerjinin hem direncin hem de bağışıklığın düşmesine sebep olacaktır.
-En çok yapılan hata beslenmeden yağların tamamen çıkartılmasıdır. Katı yağların tüketimini sınırlandırmak yeterli olacaktır. Yağsız bir diyet dengesiz olacaktır.
-Güne mutlaka gecikmeyen ve abartılı olmayan bir kahvaltı ile başlanmalıdır.
-Öğün atlamak kan şekerinin düşmesine dolayısıyla vücudun enerji ihtiyacının karşılanmamasına sebep olmaktadır. Aç kalan vücut bunu bir tehlike olarak algılayıp kan şekerini en kolay yükselten besin olan, şekerli gıdalara yönelmeye sebep olabilir.
-Ana öğünler arasında ara öğünler de tüketmesi gerekmektedir. Taze veya kuru meyveler, yoğurt, kefir, yoğurtlu meyveler, meyveli sütlü karışımlar, sandviçler, belki bir kase çorba düşen enerjiyi yükseltmeye yetecektir.
-Kafein içeren içeceklerin tüketimin de aşırıya kaçılmaması gerekmektedir. Kahve ve yeşil çayda günlük 2 kupayı geçmemek önerilmektedir.
-D vitamini önemi giderek anlaşılmaktadır. İnsülin direnci, kanser, bağışıklık sistemi hastalıkları, kalp damar sağlığı tansiyon gibi birçok hastalıkta önemli rol oynamaktadır. En iyi D vitamini kaynağı güneştir.
Haber, Duyuru ve Yeniliklerimizden Haberdar Olmak için Lütfen E Bültene Kayıt Olunuz....
Cumhuriyet Mah. Hürriyet Cad, 1979 Sok. No 16, Önay Garden Residence Kat 12 D 308 Esenyurt / İstanbul
+90 212 709 27 35
+90 212 803 06 43
info@aselilac.com.tr